Prof. Dr. Sami Al-Arian sunumu süresince Filistin-İsrail çatışmasının doğuşuna ve özündeki problemlere, bir çözüm olarak inşa edilen Siyonist devlet anlayışına, İsrail’in Siyonist projeyi hayata geçirmek için başvurduğu stratejilere ve son olarak bu çatışmanın muhtemel çözüm senaryolarına değinmiştir.
Geçmişte Yahudilerin Müslüman ümmet ile iç içe yaşadığını ve bu dönemin Yahudilerin Altın Çağı olarak nitelendirildiğine dikkat çeken Sami Al-Arian bu süre zarfında Yahudilerin felsefe, kültür ve bilim alanında atılımlar gerçekleştirdiğini ifade etmiştir.
Sonraki dönemde ise Avrupa’ya göç eden Yahudilerin Hristiyanlar arasında zor zamanlar geçirmiştir. Miras hakkına bile sahip olmayan Yahudilerin çocukları Hristiyanlaştırılmaktaydı. Ayrıca kendi hukuk kurallarından ziyade Roma hukukuna göre yargılanmaktaydılar. Kendi dini ritüellerini gerçekleştirmeleri yasaklanmıştı. Yahudiler sert bir asimilasyona tabi tutulmaktaydı. Özellikle 19’uncu yüzyılda Avrupa’da milliyetçiliğin yükselmesi ile birlikte Yahudilere hiçbir şekilde tahammül edilmemekte ve Yahudiler ayrımcılığa tabi tutulmaktaydı.
Bugün Filistinlilerin yaşadığı trajedi aslında Rusya dahil olmak üzere farklılığa tahammülsüz Avrupalıların Yahudilere uyguladığı yabancı düşmanlığının ve ayrımcılığının doğrudan bir sonucudur. Yahudilerin fantezisini gerçek yapan ise Avrupalıların özelde Osmanlıyı genelde ise İslam Dünyasını parçalama ve kolonileştirme girişimleri olmuştur. 1917 Balfour Deklarasyonu sonrasında Siyonist hareket Filistin toprakları üzerinde bir devlet kurmak için saldırgan bir programı hayata geçirmişlerdir.
Prof. Dr. Sami Al-Arian’a göre bölgede ve küresel zeminde barışı gerçekleştirmek için siyasi Siyonist hareket ve onun Filistin toprakları üzerindeki saldırgan projeleriyle mücadele edilmeli, bozguna uğratılmalı ve Siyonist hareketle bağlantılı tüm kuruluşlar dağıtılmalı ve yasaklanmalıdır. Bu noktada Al-Arian Yahudi kuruluşlar ile Siyonist hareketle ilişkili kuruluşlarının birbirinden farklılaştığına dikkat çekerek ikisi arasında benzerlik bulunmadığını ifade etmektedir. Bu bağlamda Yahudi geleneği Siyonistlerin tahribatından kurtarılmalıdır.
Sami Al-Arian’a göre Siyonist devletin en temel stratejik ilkeleri şunlardır: Yahudileri Filistin topraklarında bir araya getirmek, Filistinlileri bu topraklardan uzaklaştırmak, genişlemek ve kolonileşmek, Golan Tepeleri’nde olduğu gibi oldubittiler üzerinden tüm Filistin topraklarını kontrol altına almak, askeri anlayışın baskın olduğu bir devlet kurmak, rakiplerinin karşı koyamayacağı teknolojik ve askeri imkanlara sahip olmak, bölgede tek nükleer güce sahip devlet olmak, Lobi faaliyetleri ve fon yardımları ile ABD ve Avrupa’nın Siyonistlere olan sorgusuz desteğini temin etmek ve sürdürmek, rakiplerini zayıflatmak ve birliklerini parçalamak, İsrail’in bölgesel hegemonyasını tesis etmek için diğer devletleri etnik ve mezhepsel farklıları kullanarak zayıflatmak ve parçalamak, bölgedeki devletleri zayıflatmak için bölgedeki azınlıklar ve ayrılıkçılar ile ittifak yapmak.
Prof. Dr. Sami Al-Arian, sorunun çözümünün İsrail’in bu stratejik ilkelerini işlemez hale getirmekten, uluslararası güç yapısını sonrasında ise bölgesel güç denklemini dönüştürmekten, İsrail’in iç dinamiklerindeki ayrılıkları kullanmaktan, Aparteid rejimi ortadan kaldırmak için küresel çapta bir dayanışma ortaya koymaktan ve Yahudiliği Siyonizm’in tahakkümünden kurtarmaktan geçtiğini ifade etmektedir.